Gezdim Gördüm

My bones ache to go home.Like the elephants. Or is it rheumatism?

22.12.08

Goralıların kokeni hakkında çalışma...

http://nedengora.blogspot.com/

Brodjani i Brodjanke

17.12.08

Gora Hakkında Enteresan bir yazı

http://www.newsweekturkiye.com/haberler/detay/22622/Balkanlar-da-Gora-problemi

4.2.08

Kosova Ruhu



Atlas dergisinin Şubat 2008 sayısında Kosova dan bahsediliyor. Hatta kapakta...
Ic sayfalarda Brod un bir resmi de mevcut. Bana en ilginc gelen kısmı ise Kosova da yasayan Cerkesler ile ilgili kısımdı.

12.6.07

Midovi Izvor



Brod dan bir kaç resim






Google dan Brod aramsı ile bloguma ulasıldıgını farkettim. Simdilik broddan bir kac resim gonderiyorum. Brod izlenimlerini de yazmanın vakti gelmiş...

24.11.06

Vitomirica

Vitomirica'dan aklımda

* Pembe, beyaz , siyah dut veren dut ağacı
* Bol kaymaklı ballı süt
* Pırıl pırıl yıldızlı bir gece
* Emir e oynaması için verilen 2 oyuncak çuvalından sadece oyuncak makinali tufek
cıkması
* Güzeller güzeli 16 yaşındaki boşnak gelin
* Kaçamak :))
* İndira nın arkamızdan el sallayan görüntüsü

kaldı...

1.11.06

Pek Yakında...

* Vitomirica
* Brod ve Brodda düğün
* Makedonya
* Ohri
* Üsküp
* Eve dönüş

Uzun bir ara verdim elimde olmadan. Beni izleyen varsa yakında görüşmek üzere

25.8.06

Kosova

Rozaje , Karadağ ve Kosova sınırına çok yakın bir yerde . Bu yüzden Rozaje dan Kosova sınırına varmamız çok uzun sürmüyor. Kosova sınırında pasaportlarımız dışında uluslararası hiç bir belgenin geçmediğini öğreniyoruz. Triptik ve araba sigortasını yeniden yaptırmamız gerekiyormuş. Ahmet le babam işlemleri yaptırmaya gidiyorlar. Ofiste hiç kimse Türkçe bilmiyormuş. Tabi bu garipsenecek bir durum değil. Ama kimsenin Türkçe bilmediği , Türkiye ye en az 1000 km uzaklıkta dağ başındaki bir sınır ofisinde memurlar bangır bangır Mahsun Kırmızıgül dinliyorlarsa bu biraz enteresan kabul edin.

Sigorta vs işlemleri için 50 euro yu da bayıldıktan sonra sınır kapısından geçiyoruz. Kosova' ya hoşgeldik. UNMIK sınırları içindeyiz. Kosova nın belirsiz siyasi durumu Turkcell in de kafasını karıştırıyor sanırım. "Monako ya haoşgeldiniz !". Ya hoş geldik Balkanların Monakosuna , isim, coğrafi konum ,ekonomi, kültür vs herşey o kadar benziyor ki Monako ya bu kadar karışıklık da normal canım...

Sınırı biraz gectikten sonra bir çeşme başında duruyoruz. İndira bize mantı yapmış, onu bir güzel yiyeceğiz. Tabi buraların mantısı bizim Kayseri mantısına pek değil hic benzemiyor. Nasıl yapıldığını bilmiyorum o yüzden tarif edemeyeceğim ama süper bir çalışma.

Bulunduğumuz yerden bakınca Kosova Ovası ayaklarımızın altında uçsuz bucaksız bir halı gibi seriliyor. Burası da çok yeşil ama bu yeşilin tonu biraz daha açık. Annem diyor ki burası Çukurova gibi çok verimli. Tarıma çok elverişli ve bereketli. Acaba burada dökülen bunca insan kanı ve gözyaşından dolayı olabilir mi ?

Mantıları bitirdikten sonra kosova ovasına dogru inişe geçiyoruz. Dağdan inişimiz bitince bir tarafı Pec'e ( İpek) diğer tarafı Vitomirica ya doğru olan yol ayrımına geliyoruz. Ben ve ahmet vitomirica yı hep mitrovica olarak anlamışız. Hatta ben Mitovica dan Priştine ye uğrarız orada Sultan Murat ın türbesine uğrarız ruhuna bir fatiha okuruz , bir de Sultan Murat ı şehit eden sırp için yaptırılan açılışına 1 milyon sırp ın katıldığı ve o gün Slobodan Miloşeviç in o gün Kosova nın özerkliğini kaldırdığını açıkladığı binlerce insanın katledilmesine start verdiği anıtı görürüz diye düşünmüştüm ama gittiğimiz yer Mitrovica olmayınca hatta Mitrovica bizim gideceğimiz yerin tam tersi istikamette olunca benim planlarımda suya düşüyor tabi.

Sako dayıların evine kadar olan yolda bir kaç boşaltılıp yakılmış ev var. Kime ait olduğu belli değil, çünkü ilk önce sırplar arnavutları kovmuş evlerini yakmış, sonra BM duruma el koyup UÇK kosovaya girince bu kez onlar sırpları kovup evlerini yakmış. Arnavutların durumu savaştan önce çok kötüymüş çünkü sırplar soruyorlarmış "sen nesin? " eğer "Arnavutum" diyorsa bir insan ya iş vermiyorlarmış ya da çalışıyorsa işten çıkarıyorlarmış. Bu durumdaki aileler uzun bir süre, yurtdışındaki arnavutların yolladığı yardımlarla geçinebilmişler. Daha sonra savaş başlamış sırplar bu kez gidin burdan demişler. Evinizi boşaltın 10 dakikada , çıkmadılar mı evden 10 dakikada, öldürmüşler. Televizyonda izliyorduk tabi o sırada yalınayak başıkabak yollara dökülen insanları ama meğer durumları daha kötüymüş . Evlerinden kovulurken aileleri ile birlikte gitmelerine de izin vermemişler. Aileleri parçalayıp farklı yönlere yollamışlar hepsini. Anlamıyorum. Ama neden ? Şimdi ise UÇK nın gelişinden sonra Kosova'dan yollanan Sırpların evlerine dönmesi için bir çalışma yapılıyormuş. Babam bir belgeselde izlemiş , yaşlı bir arnavut amcaya sormuşlar savaştan önce Sırp komşun var mıydı ? evet vardı demiş o da. Peki şimdi geri gelmesini ister misin ? ahh istemez miyim. Dört gözle bekliyorum gelmesini demiş. Artık niye bekliyorsa !!!...